Çalışma Alanlarım

Bireysel Psikolojik Danışmanlık
Yetişkinlik yaşamı, geçmiş deneyimlerin izleriyle bugün yaşanan zorlukların iç içe geçtiği bir süreçtir. Günlük hayatta ortaya çıkan kaygılar, ilişkilerde tekrarlayan çatışmalar, iş hayatındaki doyumsuzluk ya da yaşam yönelimine dair belirsizlikler çoğu zaman yalnızca “bugün” ile ilgili değildir.
Detaylar
Çocuk ve Ergen Psikolojik Danışmanlığı
Çocukluk ve ergenlik, bireyin ruhsal gelişiminde kritik eşiklerdir. Bu dönemlerde yaşanan davranışlar, duygusal dalgalanmalar ya da belirtiler çoğu zaman yalnızca “problem” olarak görülse de, psikanalitik bakış açısından bakıldığında bunlar çocuğun ya da ergenin iç dünyasından gelen mesajlardır.
Detaylar
Aile ve Ebeveyn Psikolojik Danışmanlığı
Aile, bireyin ruhsal gelişiminin ilk ve en güçlü zeminidir. Psikanalitik bakış açısıyla aile ve ebeveyn danışmanlığı, anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkiyi anlamaya odaklanır. Çocuğun davranışları ya da ergenin öfkesi sadece “problem” olarak değil, aile dinamiklerine dair bir mesaj olarak ele alınır.
Detaylar
CAS Testi ve Bilişsel Değerlendirme
CAS (Cognitive Assessment System) Testi, 5-17 yaş arası çocukların öğrenme süreçlerini ve bilişsel yeteneklerini (Planlama, Dikkat, Eşzamanlılık ve Ardıl Bilişsel İşlemler) değerlendiren modern bir araçtır. Geleneksel zeka testlerinden farklı olarak, çocuğun bilişsel süreçlerdeki güçlü ve zayıf yönlerini detaylı bir harita gibi ortaya koyar.
DetaylarFaydalı Bilgiler

Okul Yaşantısı ve Öğrenme Süreçlerindeki Güçlüklerin Ardındaki Duygulanımsal Etmenler
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların zorluklarının ardındaki ruhsal ve duygusal etmenler...
Devamını Oku
Çocuk Terapisinde Psikanalitik Yaklaşım
Bir çocuk bazen öfkesini bağırarak, bazen sessizliğe çekilerek, bazen de oyununda tekrar tekrar kurduğu sahnelerle dile getirir...
Devamını Oku
Ergenlikte Ailelerin Yolculuğu
Ergenlik dönemi çoğu anne baba için yalnızca çocuğun büyüme süreci gibi görünür...
Devamını Oku
CAS Testi ve PASS Bilişsel Müdahale Programı
CAS Testi 5-17 yaş arası okul çağı çocuklarının öğrenmeye ilişkin bilişsel işlemlerini değerlendirmek amacıyla geliştirilmiş olan bir araçtır...
Devamını Oku
Okul Yaşantısı ve Öğrenme Süreçlerindeki Güçlüklerin Ardındaki Duygulanımsal Etmenler
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların zorluklarının ardındaki ruhsal ve duygusal etmenler...
Devamını Oku
Çocuk Terapisinde Psikanalitik Yaklaşım
Bir çocuk bazen öfkesini bağırarak, bazen sessizliğe çekilerek, bazen de oyununda tekrar tekrar kurduğu sahnelerle dile getirir...
Devamını Oku
Ergenlikte Ailelerin Yolculuğu
Ergenlik dönemi çoğu anne baba için yalnızca çocuğun büyüme süreci gibi görünür...
Devamını Oku
CAS Testi ve PASS Bilişsel Müdahale Programı
CAS Testi 5-17 yaş arası okul çağı çocuklarının öğrenmeye ilişkin bilişsel işlemlerini değerlendirmek amacıyla geliştirilmiş olan bir araçtır...
Devamını OkuZihnimizdeki Sorular
İnsan, tarih boyunca ihtiyaçlarını karşılayarak gelişmiştir. Terapiye olan ihtiyaç da yaşamın getirdiği zorluklara uyum sağlamada ortaya çıkar.
İnsan beyni geliştikçe nöronlar arasındaki bağlar da artmış, bunun sonucunda duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız daha karmaşık hale gelmiştir. Bu bağların en hızlı oluştuğu dönem ise erken çocukluktur. Bebeğin ihtiyaçlarının nasıl karşılandığı ve ebeveynin sözsüz iletişimi, onun dünyayı algılayışını şekillendirir.
İhtiyaçları karşılanan bir çocuk için bu deneyimler yaşam boyu destekleyici olurken, karşılanmayan çocukta kaygı, öfke, huzursuzluk, değersizlik veya yetersizlik gibi duyguların izleri kalabilir. Bu izler bilinçdışında saklanır ve yaşamın farklı dönemlerinde tekrar tekrar karşımıza çıkabilir.
Bu tekrarlar kişiye zarar vermeye başladığında, değişim ve anlam arayışı doğar. Psikoterapi bu noktada bize eşlik eder. Erken yaş deneyimlerimizi güvenli bir şekilde keşfetmemizi sağlar, yaşadığımız sıkıntıların geçmişle bağlantısını anlamamıza yardımcı olur. Bu süreç, kendimize daha çok merhamet ve sevgi duymamızı, başkalarına daha açık olmamızı ve iyileşme ihtimalini mümkün kılar.
Parmak emme; anne memesinin temsili, onun uzantısı, bebeğin kendi kendini teskin etme ve sakinleştirmesinin ilk becerisidir. Hepimizin kendini sakinleştirme becerisi ve yöntemi vardır. Bu ilk parmak emme ile başlar.
“Meme-Öteki-Annem yok, o zaman ben parmağımı meme gibi hayal edebilirim.”
Ama bazen bu dönemde “Ancak bir öteki seni sakinleştirebilir” düşüncesi ile çocuğa emzik verilir. Oysa çocuk haz deneyiminin içinde olarak ihtiyacını karşılayabilir. Parmak emme konusunda çok müdahaleci olunursa, ileriki yıllarda fiksasyona (takılmaya) neden olur.
Parmak emme davranışı 2 yaşa kadar normal kabul edilebilir, 4 yaşa kadar tolere edilebilir. Ancak 4 yaştan sonra devam eden durumlarda eyleme geçmek gerekir. Çocuk sakinleşmek için neden halen daha bebeksi bir eyleme ihtiyaç duyuyor? Ev ortamında kaygıyı artıran durumlar var mı? Anne baba çocuk arasındaki ilişki nasıl? Çocuk zor duygular yaşadığında anne baba nasıl karşılıyor? Bu sorulara cevap aramak yeterli gelmediğinde uzmana danışmak ve çocuğun terapi almasını sağlamak gerekir.
Tırnak yeme davranışı, çocuğun içsel agresif dürtülerini kendine yönlendirdiği bir semptom olarak görülebilir. Agresyon, Lacan’ın da altını çizdiği gibi, tek taraflı değil dairesel bir hareketle hem kendimize hem de ötekine döner. Tırnak yeme, çoğunlukla bu agresyonun içe dönük biçimidir; çocuk hem öfkesini hem de kaygısını kendi bedenine yönlendirir. Bazı çocuklar agresyonlarını dışa vururken bazıları bunu kendine yöneltir.
Tırnak yeme davranışı, çocuğa zarar verecek kadar kendine yönelmişse müdahale gerekir, ancak bu müdahale ödül-ceza yöntemiyle değil, konuşarak ve yönlendirerek olmalıdır. Örneğin:
- “Başka bir şey ısırabilirsin.”
- “Bu his geldiğinde farklı bir şekilde kendini sakinleştirebilirsin.”
- “Parmağın bunu hak etmiyor.”
Bu tür yaklaşım, çocuğun içindeki öfke ve kaygıyı fark etmesini ve sağlıklı yollarla ifade etmesini sağlar. Öfke ve agresyonun kaynağı, evdeki ilişki dinamikleri, anne-baba tutumu ve çocuğun duygusal dünyası ile bağlantılı olarak ele alınmalıdır. Gerektiğinde uzman desteği almak çocuğun sağlıklı gelişimi açısından önemlidir.
Kardeş kıskançlığı, birçok ailede görülebilen doğal bir duygudur. Tamamen önlenmesi mümkün olmasa da sağlıklı bir şekilde yönetilebilir. Kardeşler arasında yaşanan rekabet ve kıskançlık, çoğunlukla anne babanın sevgisini, ilgisini ve onayını kazanma çabasından kaynaklanır.
Kardeşler arasındaki ufak tefek atışmalar, itişmeler ve çekişmeler normal kabul edilirken; bir kardeşin diğerine sürekli fiziksel ya da sözel şiddet uygulaması normal değildir. Bu tür durumlarda ebeveynlerin ciddi sınırlar koyması ve gerektiğinde uzman desteği alması önemlidir.
Büyük kardeşin kıskanacağını düşünerek küçüğe yeterince ilgi göstermemek ya da eşitlik kaygısıyla her iki çocuğa da aynı eşyayı almaya çalışmak doğru değildir. Küçüğün yanında büyüğü sürekli uyarmak ya da “sen büyüksün, anlayışlı olmalısın” demek de öfkeyi artırır.
Kıskançlığın hiç yaşanmaması için aşırı müdahalede bulunmak, eşitliği sağlama konusunda fazla hassasiyet göstermek ya da çocukları eksiklik yaşamamaları adına fazla doyurmaya çalışmak; doğal bir duygunun zorlayıcı ve yoğun bir hale gelmesine neden olabilir.